Yüksek prensipler

Yüksek prensipler; hem sonsuz bir sırayla düzenlenmiş ‘kâinatlar’ın üstündeki, hem de bu kâinatlarda ebediyen tekâmüllerine devam edecek ‘ruh’ların üstündeki; kâinatlara ve ruhlara hâkim olan; onların ileriye ve geriye doğru bütün durum ve mukadderlerini tayin, takdir ve tensip eden; erişilmezlikler nedeniyle mahiyetlerini bilemeyeceğimiz ve haklarında en ufak bir sezgiye sahip olamayacağımız; icapları Ünite’den süzülerek yayılan; ‘Aslî Prensip’ ve O’na bağlı ve tâbi olan, kâinatımız-dışı prensiplerdir. (19, 20, 190, 230, 234, 218, 233, 16) Madde kâinatımıza ait olan ‘düalite prensibi’ ve ‘nedensellik prensibi’, kâinatımızdışı yüksek prensipler arasında yer almazlar (kâinat içi prensiplerdir). (21-22, 22, 23, 40, 44, 121, 122, 25)

Aslî Prensibe bağlı ve tâbi olan iki yüksek prensip ve onların kâinattaki tecellilerinin Ünite’den yayılışı

İlâhî bir prensip olan Aslî Prensibe bağlı ve tâbi iki büyük kâinat-dışı prensip, ‘kader prensibi’ ve ‘zaman prensibi’dir. (25, 218, 230, 233, 234) Kâinata bir projektör ışığı sembolüyle (Aslî Kudret ışığı konisi) indiği kabul edilen ‘aslî icap’ların ruhları ve maddeleri kapsayan kudretleri arasında, bu iki prensibin kâinattaki tecellileri ya da akışları olan ‘kader mekanizması’ ve ‘aslî zaman’ da bulunur ki, bunlar aslî icapların gerçekleşmesinde önemli roller oynarlar: (236)

Kader prensibi, Aslî Prensibin had ve öz olarak tayin ettiğini gerçekleştirir ve bu gerçekleştirmede, kader prensibinin ölçütü (miyarı) ve ölçüsü zamandır. (233) Kader prensibinin kâinattaki icapları kader mekanizması hâlinde tecelli eder ki, kader mekanizması, Aslî Prensibin (Asli Prensibin icaplarının) muhasebesini ve teknik ifadelendirilmesini yapar. (233, 230) Yani aslî icapların kâinattaki teknik unsuru “kaderdir” (kader mekanizması) ve kader, bu fonksiyonunu “zaman” unsurunun yardımı ile yapar; ölçü olarak onu kullanır. (231)

Aslî Prensibin kâinattaki akışı olan aslî icaplar, kader prensibinin kâinattaki akışı olan kader mekanizması ve zaman prensibinin kâinattaki akışı olan aslî zaman, ‘Ünite’deki idraklerle birleşerek vahdeti meydana getirirler. (238) Yüksek kader prensibinin kâinatta kader mekanizması hâlinde tecelli eden icapları, aslî icaplarla ve aslî zamanla birlikte, kâinata ‘Ünite’den süzülerek yayılırlar. (230) Ünite’den süzülerek ‘aslî tesirler’le kâinat içine yayılan kader ve zaman mekanizmalarına ait ‘tesirler’, bu mekanizmaları yürüten kadrolar (Üç ana kadro) dahilinde vazifelenmiş büyük vazife plânlarının (Vazife plânı) kâinatşümûl faaliyetleriyle tatbikat zemini bulurlar. (234) Aslî icapların ve bu icaplara bağlı bütün mekanizmaların kâinattaki tatbikatları; aslî icap, aslî zaman ve kader mekanizması kadroları denilen üç ana kadroda çalışan ‘organizasyon’ların vazifelileri tarafından yapılmaları zaruri ‘yükümlülük’lerdendir. (234) Ünite’den tüm kâinata aslî icapları taşıyarak yayılan “kader” (kader mekanizması), yine aslî icaplara bağlı “zaman”dan (Aslî zaman) istifade ederek, ‘âlemler’in bütün formasyon, deformasyon ve transformasyonlarını meydana getirir. (231)

Yüksek prensipler hakkındaki diğer bilgiler

• Ruhlar ile ‘kâinatlar’ın, aralarındaki erişilmezliğe rağmen birbiriyle kucaklaşmış durum göstermeleri Aslî Prensip denilen yüksek prensibin icapları ile gerçekleşmektedir. (20) Aslî Prensibin kudreti, bir taraftan ruhları içine alırken (bu ifade semboliktir) aynı zamanda (diğer taraftan) kâinatları da içine almaktadır. (20) Ruhlar ile kâinatlar bu yüksek prensip muvacehesinde (karşısında, huzurunda), sanki bir aynadan yansıtılıyormuş gibi birbirlerine yansıtılırlar. (20)

• Yüksek prensiplerin icaplarıyla, ruhların ihtiyacı bir aynadan yansır gibi kâinata yansır ve oradan gelen cevaplar da ruhlara yansır. (29) Yani ruhların ihtiyaçları yüksek prensiplerin icaplarına göre kâinata tesirler hâlinde yansıtılır ve maddenin verdiği cevaplar da, yine aynı kanallardan, aynı icaplarla ruhlara yansıtılır. (28)

• Ruhların ‘tekâmül’leri, yüksek prensiplerin icapları gereğince kâinattaki tatbikatlarla sağlanır. (32)

• Kâinat, fertlerin başıboş halde tekâmül ettikleri bir malzeme sahası değildir; idrakini (idrak edebilme bakımından) güç sezdiğimiz ve güç sezebileceğimiz yüksek prensiplerin vâzettiği (kurduğu, yerleştirdiği, koyduğu) son derece derin ve yüksek mekanizmada, tertipler, ayarlanmalar, icaplar bütünüdür. (173)

• Kâinatın ilk zerresinden bütününe varı ncaya kadar insanların “maddi, manevi”, “cismanî, ruhanî” diye nitelendirmiş oldukları her şey, ancak yüksek prensiplerin icaplarını taşıyan tesirlerin nizam ve tertipleri dahilinde yürüyebilir. (69)

• Yüksek prensipler ile ruhların ve kâinatların bir tek varlık hâline girebileceği (vahdet-i vücut) düşüncesi, insanı burada anlatılmak istenen hakikatlerden tümüyle zıt bir yöne doğru yöneltir ve onun bütün yüksek sezgilerini silip süpürür. (29)

• Bir maddenin, çevresi ile olan ilişkilerinin kuşkusuz bir nizamı, tertibi ve yolları vardır. (21) Bu nizam ve tertipler; yüksek prensiplerin ahengi içinde, madde kombinezonlarına (Madde kombinezonu) yukarıdan, aşağıdan, sağdan, soldan gelen sayısız tesirlerle yürütülür ve bu yürütülüş ruhların, maddeleri kullanarak tekâmüllerini sağlamaları gayesini hedefler. (21)

• Düalite madde-ruh düalitesi zaruretinin bir ifadesidir; daha doğrusu maddedeki düalite prensibi bu cepheden bakılırsa, ruh-madde ikiliğinin kâinattaki aslî görünüşü, yani –yüksek prensipler karşısında– zaruretidir. (25)

• Tekâmül yolu, yüksek prensiplerce çizilir. (70)

• ‘Ferdî plân’lar yüksek prensiplere göre ayarlanır, tertip edilir. (174)

• Büyük kâinat organizasyonunda, kâinatın insanların sezebilecekleri kısımlarındaki ‘organizasyon’ların faaliyetleri organ-organizatör ilişkileri içinde cereyan etmekle birlikte, bu kısımların üst ve altlarında bu tür organizasyon ilişkileri bulunmayıp, “organlaşma” durumları insan idraki dışında kalan, yüksek prensiplerin nizam ve tertiplerine ait yasa ve kurallar dahilinde meydana gelir. (70)

• Henüz ‘varlık safhası’na girmemiş ‘İlk hidrojen atomu’ kademelerindeki ruhların tatbikat gördüğü maddeler, yüksek prensiplerin icaplarına göre Ünite’den gelen tesirlerle, bu acemi ruhların madde hareketlerine alıştırılmalarını sağlayacak birer zemin olmak üzere kurulmuşlardır. (50)

• Ruhun kâinatla ilk iştirakinden, maddenin ilk hidrojen atomuna gelmesine kadar ilerlediği ilk safhadaki bir ruhun kâinatta “idrak, irade, şuur ve özgürlük” hâlinde tezahür eden bir maddi kimliği bulunmaz; onun bu kimliği kazanması, kâinat karşısındaki ilk ihtiyaçlarını takdir eden yüksek prensiplerin nizamı (İlâhî nizam) gereğince amorf maddeler arasında, pasif ve mekanik olarak geçireceği ebediyet kadar uzun devrelerden sonra (Varlık safhası) tedricen mümkün olacaktır. (39)

Aslî prensip

Kader prensibi

Zaman prensibi

Üç ana kadro

Kader mekanizması

Aslî zaman

Kâinatlar-üstü hakikatler